Son sezonu an itibari ile bitirmiş bulunuyorum, bölüm biter bitmez de yazmaya geçtim çünkü berbat bir sezondu. Nasıl bir sezon olursa olsun beğeneceğime emin olduğum dizinin son sezonu beni hayretler içinde bıraktı. Yarım yamalak bir sezon, tam bir sezon değil, eksik bir sezon. Bu sezon çok şey anlatmaya çalışıyor ama hiçbirini tam anlatamıyor. Hatta her şeyi çok eksik anlatıyor. Nereden başlayacağımı bile bilmiyorum.

Bu sezon yaşanılan gelişmeleri göz önünde bulundurursak aklımıza Savcı Esra’nın geri dönüşü, Akbaba’nın sırrı gizlemesi, Şule ile ilgili yaşanılan gelişme, Şevket Beyin tutuklu bulunması ve Memduh Başgan’ın geçmişine dair birkaç şeyi öğrenmesi gelecektir.

Savcı Esra’nın geri dönmesi beni asla şaşırtmadı ve hiçbir zaman da ‘olmaz böyle iş diziyi mahvetmeyin’ tarzı cümleler kurmadım. Birçok dizide böyle bir senaryo gerçekleşiyor. Ölen karakter bir şekilde tekrar diziye dahil oluyor. Bu geri dönüşler, senaryo iyi uygulandığı taktirde göze çok batmaz fakat altını çiziyorum senaryonun iyi kurgulandığı bir durumda. Son sezonda maalesef bu senaryo berbat kurgulanmış. Savcı hanımın vurulması ve sonrasında yaşanılan kaçırılma durumu, yurtdışında yaşanılan onlarca sene, Savcı hanımın oğlu gibi konulara yeterince değinilmiyor. Yeterince dediğime bakmayın birkaç cümle ile anlatılmaya çalışılıyor. Savcı Esra’nın ve Behzat’ın yüzleşmesi kesinlikle ama kesinlikle yeterli değil. Hatta Behzat’ın Savcı Esra’nın hayatta olduğunu öğrendiğinde verdiği tepki bile inanılmaz yetersiz. Burada basit bir tekrar birleşmeden bahsetmiyoruz, büyük bir aşkın, büyük karakterlerin birbirinden koparılması ve aradan geçen onlarca yıldan bahsediyoruz. Behzat Ç’nin BluTv ile yayına giren ilk sezonunu ben çok beğenirim özellikle Savcı Esra’nın hayalinin daima Behzat ile olmasını. Olması gereken çünkü tam anlamıyla o, Behzat artık kafayı yemeliydi. Şizofren olmalıydı ve olmuştu da. Bu ayrılığın, bu kaybın sonucunda Behzat için yaşanması gereken senaryo bu olmalıydı ve o sezonda bu durumu gayet güzel işlemişlerdi. Şimdi yaşanılan bu durumlar sonrası, bu duruma sebep olan karakterin geri dönmesi, inanılmaz bir şekilde olmalıydı. Sadece bu geri dönüş şerefine bütün sezon izlenmeliydi. Dizinin sadece birkaç bölümünü bu yüzleşmeye ayırmaları gerekiyordu. Son sezonda sadece üç beş dakika birkaç bölüme serpiştirmişlerdi.

Bir de başımıza Savcı Esra’nın da, Akbaba’nın da bağlı olduğu ‘Milli Asayiş Teşkilatı’ (umarım doğru hatırlıyorumdur adını) adında bir yapı getirdiler. E tabii Savcı hanımın diziye tekrar dönüşünü bir sebebe bağlamaları gerekiyordu. Bu yapıya ayrı olarak değinmeyeceğim çünkü değinilecek bir şeyi yok ama laf arasında kullanmam gerekirse ismini kullanırım. Akbaba’nın bu teşkilat ile bağlantısını da siktir edin, anlatmaya hiç gerek yok.

Şevket beyin tutukluluğu da bir sosyal medya fenomeni ile iş yapması sonucu, kara para aklama gerekçesi ile gerçekleşiyor. Akıbetini hiç bilmiyorum çünkü dizi anlatmıyor.

Memduh Başgan’ın geçmişine dair öğrendiğimiz bilgide aslında Memduh’un yıllar önce bu yukarıda bahsettiğim teşkilat ile çalışması ve sonrasında dizide de rol sahibi olan Hakime hanım ile olan aşkı. ASALA’yı bitirdikten sonra ülkeye dönüp illegale başlaması. Hoşuma giden nadir kısımlardan birisi buydu, buna da zaten son bölümün birkaç dakikası değindiler.

Dizide cinayet çözülmedi, inanılır gibi değil şimdi düşününce ne cinayet konu edildi diye aklıma sadece kolona gömülen ceset geliyor. Ha bir de arabanın bagajındaki ceset. Kolona gömülen ceset ne kadar boş beleş bir cinayetti ya, resmen geçiştirmek için işlenmişti. Cinayet olsun diye olmuştu. Bu aptal konuları işleyeceklerine sadece cinayet çözdükleri bir bölüm olsaydı eğer bu sezon çok ama çok daha iyi olurdu. Dizinin bir diğer iyi olan ama yine berbat anlatılan kısmı, sezonun kötü karakteri Cihangir. Cihangir aşırı potansiyelli bir kötü karakter. Karaktere verilmeye çalışılan havayı çok beğendim. Karakterin zaman takıntısı da epey hoş bir eklenti. Daha fazla zaman ayırılmasını çok isterdim ama tabii ki öyle bir şey olmadı. Karakter ilginçti bir kere. Davranışları, arabası, Casio saati, kronometre ile boşa geçen zamanı tutması bunlar hoş detaylardı.

En önemli kısım tabii ki Cihangir’in Behzat’ı tedavi etmek amacı ile kullandığı Şule. Behzat dizi boyunca her zaman sevdikleri ve onların kayıpları, can tehlikeleri ile yaşadı. Berna’nın ölümü her şeyin başlangıcı. Her şey Berna’nın Teras Bar’ın balkonundan itilmesi ile başladı. Şule’nin katil olduğunu öğrenmemiz ile devam etti. Kızının katili, kızıydı. Bu durumu bilerek yaşamak hem Şule için hem Behzat için aşırı zorlayıcı bir durumdu. Bu ilk öğrenildiği zaman, bölümlere yayılarak güzelce anlatılmıştı. Şule’nin elleri kelepçeli halde Behzat ile yaptığı konuşmadan çok etkilenmiştim. Şule müthiş bir karakterdi. Diziden bu şekilde kısa, bu şekilde basit bir durumla ayrılması gerçekten kabul edilemez. Sezonlarca inşa edilen karaktere yazık. Bu sezon olan durumları Pilli Bebek bile kurtaramamış. Pilli Bebek şarkıları girdiği zaman tüylerim diken diken olurdu benim. Bu sezon bundan eser yok.

Bakın daha Behzat’ın oğlu falan var ona hiç girmiyorum. Çünkü girsem ne anlatacağım. Fiziksel engelli ama deha bir çocukları var Savcı Esra ile. Çocuk, Cihangir’in onu pencereden atması ile engelli oluyor. Bu kadar yani, bitti.

Emrah Serbes ve oyuncular bu sezondan memnunsa diyecek lafım yok. Bir sonraki sezon nasıl bağlayacaklar acaba merak ediyorum. Gelecekse eğer.

Yorum bırakın